Kılıçdaroğlu yeter artık, daha ne bekliyorsun!

 

Kemal Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı adaylığı kesinleştikten sonra bir karar alarak siz değerli okuyucularıma da duyurmuştum: Kılıçdaroğlu’nun senelerdir yapmış olduğu fahiş siyasi hatalarla ilgili eleştiri hakkımı saklı tutarak, seçim sonuçlanıncaya kadar kendisini eleştirmeyeceğimi yazmıştım.

İlk turda alınan sonuçtan sonra yazdığım yazıda yine eleştiride bulunmamış ve 28 Mayıs’taki seçimi kazanmaya odaklanılması gerektiğini söylemiştim. 
Buna ilave olarak, seçimin kazanılması için izlenilmesi gereken tek çıkış yolu hakkındaki görüşlerimi de sizlere aktarmıştım.

***

Seçimin üzerinden üç gün geçti. Kemal Kılıçdaroğlu hâlâ Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ve Sinan Oğan’la bir görüşme yapmadı. Kamuoyuna yansımayan ve kapalı kapılar ardında kalan görüşmeler yapıldığı düşünülebilir. Fakat Ümit Özdağ kendilerine böyle bir talebin ulaşmadığını söyledi.

Bu hayati derecede önemli olan görüşmenin yapılmadığı yetmezmiş gibi, Kılıçdaroğlu’nun altılı masa ile bir toplantı yaptığını okuduğumda tüylerim diken diken oldu.  
Hepsi de artık arşivdeki yerini alan pek çok sayıdaki yazımdan altılı masayı çok ve şiddetle eleştirdiğimi sürekli okurlarım hatırlayacaklardır. 
Altılı masayı kurduğu için Kemal Kılıçdaroğlu’nu çok eleştirdiğim de hatırlardadır.

Bence Kılıçdaroğlu’nun altılı masayla yapacağı son bir toplantı ve tek bir gündem maddesi olmalıydı. Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanlığı seçiminde kendisine katkısı olduğu rakamlarla sabit olan Meral Akşener dışındakilere şunları söylemeliydi:

“Sizinle bir araya gelmekle hata yaptım. Bu hatamı telafi ederek sizinle olan siyasi beraberliğime son veriyorum. Ya şimdi siz çıkar cumhurbaşkanı yardımcısı adaylığından vazgeçtiğinizi söylersiniz ya da bunu ben açıklarım.  
Ayrıca kamuoyuna, cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinde partime ve bana zerrece katkınız olmadığını, buna mukabil hak etmediğiniz milletvekilliklerini aldığınızı anlatırım. Ardından da sizlerle yapmış olduğumuz protokolu iptal ederek bana ve partime başından beri yük olan sizlerle yollarımı ayırırım.”

***

Sanki 28 Mayıs tarihi altı ay sonra, bir sene sonraymış gibi bu hareketsizliği, bu ataleti anlamak mümkün değildir. İşte iki haftanın üç günü geçmiştir bile!

Bakınız, Ahmet Davutoğlu seçilen milletvekilleri ile bir fotoğraf çektirip ilk grup toplantılarını yaptıklarını yazarak sosyal medyada paylaştı bile. Kısa bir süre sonra da yaptığı hatayı anlayarak bu fotoğrafı sildi. 
Bu fotoğraf şunu söylemektedir:

“Ben parmağımın ucunu kıpırdatmadan ve zaten fikren en ufak bir beraberliğim olmayan CHP ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun üzerinden hak etmediğim milletvekilliklerini kazandım. Bundan sonra ikinci tur cumhurbaşkanlığı seçimi beni ilgilendirmez. Ben artık kendi partimle ve milletvekillerimle ilgiliyim.”

Söyleyiniz bana lütfen, akıl ve vicdan sahibi olan herkes bu yapılanı böyle anlamaz mı? Kemal Bey hiçbir şeyi görmüyorsa bu fotoğrafı ve arkasındaki niyeti de mi göremiyor?

En ufak bir şüpheniz olmasın ki Ali Babacan da bu konuda Davutoğlu ile aynı çizgide düşünmektedir.

***

Bir önceki yazımda söylediğim gibi, seçimi kazanabilme ihtimalinin yaratılabilmesi için yapılması gereken bellidir. Dikkat ederseniz kazanılması için değil kazanılabilme ihtimali için dedim. Çünkü Kılıçdaroğlu yapması gerekeni yapmakta çok ama çok geç kalmıştır.  
Bu geç kalmışlıktan dolayı elbette ki ikinci turda seçim garanti değildir. Fakat en azından kazanmak yönünde bir ihtimal doğacaktır.

Eğer ki Kılıçdaroğlu yaptığı hataya ısrarla devam eder, bu altılı masa yapısıyla ikinci tura girerse korkarım ki ilk turda aldığı oy oranına bile ulaşamayacak, sonuç feci bir hezimet olacaktır.

***

Kemal Kılıçdaroğlu tek bir saniye kaybetmeye tahammülü olmadan Ümit Özdağ ve Sinan Oğan ile görüşmelere başlamalıdır.  
Deneyimli siyaset ve devlet adamı, Atatürk ve Cumhuriyet sevdalısı Doğru Parti Genel Başkanı Rıfat Serdaroğlu da görüşlerinden yararlanmak üzere davet edilmelidir.  
Ayrıca Ata İttifakı'na mensup olan Adalet Partisi Genel Başkanı Vecdet Öz dün Kılıçdaroğlu'na destek vereceğini açıklamıştır. Öz, gerçek ve inanmış bir Cumhuriyetçi ve Atatürkçü'dür. Öz'e de görüşlerinden istifade edilmek üzere davette bulunulmalıdır. 

Yine önceki yazımda Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce ile de görüşmeler yapılması gerektiğini, toplanacak yeni güç birliği masasında onun da olmasının önemini anlatmıştım. Fakat Muharrem İnce ile ilgili o kadar negatif bir tutum takınıldı ki o da bugün bir açıklama yaparak seçimin ikinci turunda her iki adayı da desteklemeyeceğini söyledi! 
Onu bu noktaya getiren CHP’liler ne düşünürler acaba, şimdi mutlular mı?

***

Halk seçimlerde Cumhuriyet değerlerinden iyice uzaklaşmış bulunan Cumhuriyet Halk Partisi’ne ve onu bu noktaya getiren Kemal Kılıçdaroğlu’na bir defa daha tepkisini göstermiştir. 

CHP, sözde ortağı olan diğer dört parti ile aynı listeyle seçime girmesine rağmen milletvekili seçimlerinde %25 oy alabilmiştir! 
Memleketteki tüm olumsuzlukları bir yana bırakıyorum; büyük deprem felaketinin ardından Cumhuriyet tarihinin en ağır ekonomik şartları yaşanırken CHP’nin oylarını yine artıramaması ve yine %25 civarında kalması nasıl izah edilebilir? 
Nasıl? Nasıl? 

***

Halk aslolarak sesini seçimlerde ve sandıkta duyurur. Halk daha ne yapsın, daha ne söylesin?

Aziz Türk milleti; altılı masayı kabul etmediğini, Davutoğlu‘nu benimsemediğini ve sonucu memleketimize dolan milyonlarca sığınmacı olan Suriye politikasını affetmediğini, Babacan’ın Anayasa’nın ilk dört maddesinin değiştirileceğini söylemesini asla tasvip etmediğini ve bağışlamadığını adeta haykırmıştır. 
Bu halk bunları CHP ve onun genel başkanı Kılıçdaroğlu’na anlatmak için daha ne yapmalıdır?  

Halk çok yüksek sesle CHP’ye ve onun genel başkanına gereken mesajı vermiştir. Söylenen şudur:

Sırtındaki bu yükten kurtul. Atatürkçü ve Cumhuriyetçi çizgide bir yol izle ve bunun için de Ümit Özdağ ve Sinan Oğan’la derhal millî menfaatleri ve millî hassasiyetleri önceleyen bir işbirliğine git. 

Bu seçimde ülkücü/milliyetçi oylar tarihî zirvesini yaparak %23’e ulaşmıştır. Aziz Türk halkı milliyetçi çizgideki politikaları benimsediğini, en büyük hassasiyetinin bu olduğunu Kemal Bey’e ve CHP’ye daha iyi nasıl anlatabilirdi?

Sayın Kılıçdaroğlu, bu açık uyarıdan sonra bile hâlâ mı Ümit Hoca ve Sinan Bey’le görüşmeyeceksiniz? Hâlâ mı Anayasa’nın ilk dört maddesini değiştireceğini söyleyen Babacan’la, Türklük ve Türk milleti kavramlarıyla sorunu olan Davutoğlu’yla toplantılar yapacaksınız?

***

Bu yazıyla ikinci defa öneride bulunduğum iş birliği derhal tesis edilerek geride kalan çok kısa sürede kamuoyuna anlatılmalı ve ikna edilmelidir. CHP’nin yapması gereken tek şey ve çıkış yolu olabilecek tek hareket tarzı budur.  
Hiç şüphem yok ki bu sonuçlara üzülen vicdan ve sağduyu sahibi çok büyük bir toplum kesimi de benimle aynı şekilde düşünmektedir.

Bir önceki yazımda gönlümden geçenin Ümit Özdağ’ın İçişleri Bakanlığı görevine gelmesi olduğunu söylemiştim. Bu konuda kesinlikle ısrarlı bir şekilde önerimi tekrarlıyorum. 
İlave olarak, son üç gündür son derece itidalli yaklaşımlar sergileyerek devlet adamı özellikleri gösteren Sinan Oğan’ın da Cumhurbaşkanı Yardımcısı adayı olarak seçimin ikinci turunda yer almasını kuvvetle tavsiye ediyorum.

 

 

 

 

  • Mehmet S. Nane

  • 17 Mayıs 2023

Sayfayı Paylaş

Yorumlar

Veysel TAHMAZ 18 Mayıs 2023

Çoook doğru, çok çok doğru tesbitler yapılmış ve sözler edilmiş, tebrikler ve teşekkürler ediyorum...; K.K.'dan bu kafayla sittin sene geçse hiçbirşey olmaz, yazıklar olsun!

Düşüncelerinizi Bizimle Paylaşın

leaf-right
leaf-right