Büyükşehir yönetimi! Şimdi anladın mı anlattıklarımı?



Yerel seçimlerin üzerinden 4 sene geçti. Bu süre zarfında büyükşehir belediyesinin aşkla bağlı olduğum şehrim Mersin’e yaptığı ve yapmadığı çalışmalarla ilgili hususları irdelemeye devam ediyorum.

***

Hepimizi derinden etkileyen ve acılara boğan deprem felaketi, bölgeye yapılacak olan kara ve hava ulaşımını fevkalade olumsuz etkiledi. Yarılan ve parçalanan yollar ve havalimanları sebebiyle yardım ulaştırılmasında büyük aksaklıklar yaşandı. 

Ayrıca yaşanan trafik sıkışıklığı da zaman kayıplarına yol açmıştır. Bu konu geçiştirilemeyecek kadar önemlidir. Bu konuda sadece tek bir örnek vermek isterim: Bazı noktalarda yardım tırlarının sadece 200 metre mesafeyi tam 2 saatte geçebildikleri anlar olmuştur.

Bir tek saatin hatta dakikanın bile önemli olduğu ve “can pazarının” yaşandığı anlarda bu aksamalar üzücü sonuçlar yaratmıştır.

Bu felaketin ardından açık kalan tek ulaşım hattı denizdi. Uçaklar ve kara vasıtalarıyla ulaştırılamayan kurtarma ekipleri, insan, kurtarma köpeği ve malzeme yardımları için en elverişli ulaşım yolunun deniz olduğu ortaya çıktı. 
Kaldı ki az evvel bahsettiğim karadaki trafik sıkışıklığının yaşanmayacağı ulaşım hattı deniz yoludur.

Donanmamıza ait harp gemilerinin ve bazı sivil gemilerin gecikmeyle de olsa İskenderun limanına intikalleri felakete müdahale konusunda önemli ve değerli imkânlar sağladı. 
Gerçi deniz yolunun kullanılması felaket haberinin ilk alındığı andan itibaren etkin olarak sağlanabilse ve özellikle harp gemileri daha etkili kulanılabilse çok daha olumlu sonuçlar almak mümkündü. 
(Mesela, TCG Anadolu gemisinin “liman kabul testleri” yapılmadığı gerekçesiyle yardıma gönderilmemesi önemli bir eksiklik olarak kayda geçti. Oysa dünya denizcilik tarihinde bu nevi “mücbir sebepler” ortaya çıktığında bu testlerin görev ve seyir esnasında kabulü örnekleri mevcuttu. 
Türk Donanmasının göz bebeği bu gemimizin harpte intikal hâlinde bir tabur asker, tanklar ve helikopterler taşıma kapasitesi vardır. TCG Anadolu, hastane gemisi olarak hizmet görebilir ve alacağı binlerce yaralıyı Mersin’e getirirken yolda bile ameliyat ederek o esnada hayat kurtarmaya başlayabilirdi.)

Sonuçta, donanmanın ve sivil gemilerin daha etkin ve daha yoğun bir biçimde kullanılma imkânları tartışılabilir ama tartışılamayacak husus, deniz yolunun hayat kurtarıcılığıdır. 

***

Akdeniz Bölge Komutanlığı’ndan çift yönlü sağlanan ulaştırma hattıyla İskenderun limanına bir yardım köprüsü kurulması çalışmalara büyük katkı sağlamıştır. Yardım malzemesi götüren gemilere yaralı yurttaşlarımızın alınarak Mersin hastanelerine getirilmesinde önemli işler yapılmıştır.

Asker bu konuda emir aldıktan sonra görevini yerine getirmiştir. Var olsunlar. 
Elbette ki en yüksek mülki amirlik olan valilik bu çalışmaların merkezinde yer almıştır. 
(EMASYA Protokolü yürürlükte olsaydı bu çalışmaların daha etkinlikle yürütülüp yürütülemeyeceği hususu ayrı bir değerlendirme konusudur.)

Ayrıca az evvel söylediğim gibi, sivil yurttaşlarımız da inisiyatif alarak, yat ve tekneler vasıtasıyla deniz yolunu kullanmışlar ve değerli katkılar sağlamışlardır.

Şunu da ilave etmek hakkaniyet ve kadirbilirlik gereğidir: Kara yoluyla yardım ulaştıran ve içinde büyükşehir belediyesinin ve ilçe belediyelerimizin de olduğu kamu kurumlarına, özel kurumlara ve tüm yurttaşlarımıza müteşekkiriz.

***

Tam da bu noktada şu sorunun akla gelmemesi imkânsız hâle geliyor:

Pekâlâ, kara yoluyla yardım yaparak katkıda bulunan büyükşehir belediyesi deniz yolunu neden kullanmadı? 
Bu konuda fikren ve kurumsal olarak bir hazırlığı olmadığından ya da bünyesinde bu işleri organize edecek bir daire başkanlığı bulunmaması sebebiyle olmasın?

***

Mersin büyükşehir belediyesi meclis üyeliği görevi yaptığım üç buçuk yılı aşkın süre boyunca Mersin’in denizcileşmesinin gerekliliği konusunu ısrarla gündemde tuttum ve bu konunun önemine dair mecliste ayrıntılı konuşmalar yaptım.  
Bu amaçla Denizcilik Daire Başkanlığı kurmanın yakıcı gerekliliğini ısrarla anlattım.

Ayrıca bu konuda büyükşehir yönetimine uyarı ve önerilerde bulunan sayısız makaleler yazarak yayımladım. Bununla da yetinmedim; bu yazılara son kitabım “Söyleyecek Sözüm Var”da da yer verdim. 
(Bu yazıların hepsi arşivde yerini aldı. Kitabımsa orta yerde duruyor!)

Büyükşehir belediyesinin artık bir mecburiyet hâline gelen Mersin’in denizcileşmesi konusunda inisiyatif alması gerektiğini, öncü rolü oynamasının zorunluluğunu bıkmadan, usanmadan anlattım.  
Denizcileşmenin bütüncül bir anlayışla ve tüm veçheleriyle ele alınmasının önemini müteaddit defalar vurguladım.

Maalesef büyükşehir yönetimi bu konuda tam bir duyarsızlıkla hareket etti. Aslında “hareket etti” sözü lafın gelişi. Hiçbir şey yapmadı!
Bu konuyu yok saydı!   
Sanki bir konuyu yok saymak onun varlığını yok edermiş gibi!

Yazık ki çok yazık ki belediye yönetimi iyi günde de kötü günde de yaşamsal hizmetler görecek olan bu daireyi kurmadı!

Oysa ki çağdaş ihtiyaçlara göre kurulacak ve görev tanımı belirlenecek olan bu daire hem Türkiye’nin ve Mersin’in denizcileşmesine eşsiz bir ivme kazandıracak hem de böyle felaketli günlerde kritik önemde görevler üstlenecekti.

***

Bu konuda aklıma pek çok soru geliyor ve canım çok sıkılıyor: 

Mersin büyükşehir belediyesine bağlı Denizcilik Daire Başkanlığı eğer kurulsa, sivil inisiyatifi ele alsa ve Mersin-İskenderun hattında çift yönlü çalışacak bir deniz yolunu aktif hâle getirse çok faydalı olmaz mıydı?

Bazı sivil gemileri/tekneleri hastane gemisi olarak teçhiz ve seferber ederek hızla bölgeye yollasa pek çok can kurtaramaz mıydı? Bu deniz taşıtlarının bazıları bir tek doktora, bir tek yaralıya yer verebilecek kadar küçük olsa bile buna değmez miydi?

Bu daire, tüm sivil denizcilik dinamiklerini kendi koordinasyonunda sevk ve idare ederek İskenderun’a bir deniz köprüsü inşa etse çok değerli hizmetler görmez miydi?

Bu daire, gezinti teknelerinin, Kıbrıs’a sefer yapan feribot ve deniz otobüslerinin hatta İstanbul ve İzmir’de sefer yapan iç hat yolcu gemilerinin kiralanması imkânlarını araştırıp mümkün olanları Mersin’e getirerek bu işe seferber edemez miydi? Diyelim ki olmadı. Peki, bu konu araştırılmaya bile değmez miydi?

Bu daire, büyük bir marinası olan Mersin’de tekne ve yat sahiplerini örgütleyerek sivil bir kurtarma filosu vücuda getirse ve bu filo İskenderun’a giderken malzeme götürse, dönüşte yaralı getirse mucizeler yaratmaz mıydı?  
(II. Dünya Harbi’nin ikinci yılı olan 1940’ın mayıs sonu haziran başında yaşanan Dunkerque tahliye harekâtı hiç mi bilinmez? Hiç mi tarih okunmadı?)

Ve… Bunlar gibi onlarca soru burgu gibi zihnimin içinde dönüp duruyor…

***

Türkiye'nin en büyük limanına sahip olan,  
Taşucu tersanesinin ev sahibi olan, 
Akdeniz Bölge Komutanlığı’nın konuşlu olduğu “Amiral komuta seviyesinde olan”,  
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne en yakın konumda olan,   
Doğu Akdeniz’de yer alan ve hem Türkiye hem bölge için en yüksek derecede jeopolitik, jeostratejik ve jeoekonomik önem ve değeri bulunan, 
Orta, lise ve yüksek okul seviyesinde denizcilik eğitimi veren öğretim kurumlarına sahip olan,  
Marinası olan ve su sporları branşlarında spor yapılan,  
Denizcileşme birikimi ve potansiyeli olan…

Mersin’in…

Denizcilik Daire Başkanlığı’nın olmamasının eksikliğini ne üzücüdür ki bu büyük felakette içimiz, yüreğimiz yanarak yaşadık…

***

Sonuç olarak…

Eğer Denizcilik Daire Başkanlığı’mız olsaydı, kamu ve özel girişimlerle denizden yapılan çalışmalara büyükşehir de katkı verecek ve yapılacak yardım çalışmaları çarpan etkisiyle artacaktı.

Böylelikle büyükşehir belediyesi hem Mersin adına görevini daha etkili ve daha yararlı biçimde yerine getirmenin manevi huzurunu yaşayacak hem de şehrimizin tarihine bir iftihar sayfası daha ekleyecekti.

Bunun onuru Mersin halkı namına kime ait olacaktı?

***

Büyükşehir yönetimi! 
Şimdi anladın mı senelerce anlattıklarımı?

 

 

 

  • Mehmet S. Nane

  • 22 Şubat 2023

Sayfayı Paylaş

Yorumlar

Bilal Örsel 23 Şubat 2023

Maalesef günümüz siyasetinde iktidar muhalefet fark etmiyor;ufku genis olan yetenekli insanlarla değil,biat etmekten başka hiçbir vasfı,liyakati olmayan insanlarla çalışmayı daha güvenli buluyorlar.. Kolay gelsin..✋

Düşüncelerinizi Bizimle Paylaşın

leaf-right
leaf-right