Kahramanlarımızı unutmamalıyız: Seyit Onbaşı (2)


“(...) Muharebeler sırasında Seddülbahir ve Morto Koyu sürekli top ateşi altında kaldı. Bu bombardıman sırasında büyük bombalardan biri Morto koyu sırtlarındaki Rumeli Mecidiye Tabyası’na isabet etti. Tabyada bulunan topun vinci ve asansörü isabet aldığı için kullanılamaz hâle geldi. 

Bomba topa zarar vermemişti ama mermiyi kaldıran vinç çalışmıyordu. Tam karşında da Fransız “Bouvet” zırhlısı duruyordu. Bir şey yapılmaz da mermi topa sürülemezse göz göre göre kaçacaktı.

İşte o anda inanılmayacak bir olay hatta mucize meydana geldi. Orada bulunan adı Seyit olan bir kahraman arkadaşlarından topa sürmek üzere mermiyi sırtına yüklemelerini istedi. Daha önce de o ve arkadaşları çok ağır mermileri yüklenmişlerdi ama böyle bir ağırlığı elbette ki kaldırmamışlardı.

Arkadaşları bu ağırlığı kaldıramayacağını söylediklerinde hem kızdı hem üsteledi; zaman kıymetliydi. Seyit’e söz geçiremeyince korkarak ve yavaşça mermiyi kaldıraçla sırtına bıraktılar.

Mermi yüklendikten sonra anında Seyit’in burnundan kan fışkırdı ama aldırmadı. 

O sırada, neferlerden biri gözlerinden ip gibi yaşlar akıtarak ezan okuyordu. 

Seyit, insan üstü bir güç harcayarak 215 kiloluk mermiyi sırtına aldığı gibi topun merdivenlerine doğru yürümeye başladı.

İki büklüm hâlde, kemikleri çatırdayarak, her bir eklemi ve kası ezilerek, kemikleri etine batarak ama hiç durmadan mucizevi bir güçle mermiye topun ağzına getirdi.

Orada bulunan zabitler ve arkadaşları bu çabayı ikiletmediler ve hemen mermiyi topun ağzına sürerek ateşlediler. Kahraman Seyit bu taşıma işini tam 3 defa tekrarladı. 

Sonuncu mermi de topa yerleştirildikten sonra bulunduğu yere çöktü kaldı.

Seyit’in bu fedakârlığı boşa gitmedi. Arkadaşları da görevlerini lâyıkıyla yerine getirdiler. İlk mermi geminin kulesini, ikincisi taretini parçaladı; sonuncusu ise su seviyesinin hemen altında gövdesinde patladı.

Yana yatmış yaralı gemi kaçmaya çalışırken Nusrat’ın o mübarek emekleri ortaya çıktı. Döşediği mayınlardan biri kulakları sağır edercesine patlayarak yaralı devasa gemiyi 10 dakika içinde Çanakkale’nin o “geçilemez sularına“ gömdü.

Az önce üzerlerine ölüm yağdıran zırhlının sulara gömüldüğünü gören tabyalarının başında ne kadar nefer, zabit varsa dışarılara fırladılar.

Binlercesi aynı anda gözlerinden yaşlar boşanarak Allah’ın adını andılar ve ona şükrettiler...” *

***                                                     

Yaptığı bu kahramanlıktan sonra Müstahkem Mevki Kumandanı Cevat Paşa, Seyit’in er olan rütbesini onbaşılığa yükseltti.

O artık tarihe Seyit Onbaşı olarak geçen bir kahramandı.

***

Hep yazıyorum, bıkmadan yazmaya da devam edeceğim. Kahramanlarına sahip çıkmayan bir milletin geleceği olamaz.

Milliyetimize, bayrağımıza ve kahramanlarımıza sahip çıkmalıyız. Onlar bizim sadece geçmişimiz değil, geleceğimizdir.

Zaman zaman kahramanlarımızı yazmaya devam edeceğim. Bu kahramanları unutmamalı, unutulmaya terk etmemeliyiz. Evlâtlarımıza muhakkak anlatmalıyız.

Tarih boyunca kadim Türk yurdu Anadolu’da ve başka topraklarda vatan için kahramanlıklar yapan atalarımızı ve tüm şehitlerimizi saygıyla anıyorum.

***

Not: Bugün Cumhuriyet Bayramı’mızın 97. yıldönümü. Bu büyük bayramı yüreğimin bütün coşkusuyla kutluyor, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile onun silah ve fikir arkadaşlarını sonsuz bir saygıyla anıyorum.

 

Mehmet S. Nane, Erkânıharplikten Paşalığa 11 Yıl, S. 398-399, Ankara, Kasım 2011.

 

 




 

  • Mehmet S. Nane

  • 29 Ekim 2020

Sayfayı Paylaş

Yorumlar

Düşüncelerinizi Bizimle Paylaşın

leaf-right
leaf-right