Kahramanlarımızı unutmamalıyız: Seyit Onbaşı (1)
Her milletin onur duyduğu, sonraki nesillere anlattığı kahramanları vardır. Bu kahramanlar sadece savaşlarda ortaya çıkmaz. Çeşitli konularda ülkesini ve milletini yücelten, bu uğurda fedakârlıklarda bulunarak hizmet eden kişiler de kahraman olabilirler.
Kahramanlık bir özveri işidir. Yürekten gelir. Yürek ister.
Kahramanlık ve hamaset sözlük anlamaları olarak aynı kelimelerdir. Fakat hamasetin abartma olarak da tanımlanabilecek ikinci bir anlamı daha vardır.
Bu yazıda gerçek anlamıyla kahramanlık konusunda sohbet edeceğiz.
***
Sevgili ülkemiz geçmişten günümüze bağrından nice kahramanlar çıkaran büyük bir uygarlığın ve kültürün temsilcisidir.
Savaş meydanlarında yapılan kahramanlık diğerlerine göre daha farklı hatta daha anlamlıdır. Çünkü insan savaşlarda en kıymetli varlığını yani canını ortaya koymaktadır. Savaşlarda yapılan kahramanlıklar fedakârlık gerektirdiğinden kişinin canını vermesi ihtimali çok yüksektir.
***
Aziz milletimiz yaklaşık bir asır evvel üst üste çok çetin savaşlar vermiştir. Bu savaşlar neticesinde Osmanlı İmparatorluğu yıkılmış fakat o dönem verdiğimiz son savaşla da Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur.
Ülke, 1911’den 1922’ye kadar neredeyse aralıksız 11 yıl savaşmıştır: Trablusgarp, Balkan, I. Dünya ve İstiklâl Harpleri arka arkaya verilmiştir.
Özellikle I. Dünya Harbi’nde Çanakkale, Sarıkamış, Makedonya, Galiçya, Suriye, Filistin, Irak, Kanal cephelerinde çok geniş bir coğrafyada savaşılmıştır.
Bu savaşlardan özellikle Çanakkale ve İstiklâl Harbimizde yapılan kahramanlıklar destansıdır.
Bugün sizlere Çanakkale Harbi’nin hepimizin ezbere bildiği kahramanlarından olan Seyit Onbaşı’yı hatırlatmak ve birlikte anmak istiyorum.
Seyit, 1889 yılının Eylül ayında Balıkesir’in Havran ilçesinin Çamlık (Manastır) köyünde doğdu. Osmanlı ordusuna 1909 senesinde dâhil oldu ve Balkan Harbi’ne katıldı. Daha sonra da Çanakkale’de savaşmaya başladı. Anlatacağım olay Çanakkale’deki Rumeli Mecidiye Tabyası’nda geçmektedir.
Burada sözü bir süreliğine “Erkânıharplikten Paşalığa 11 Yıl” kitabıma bırakıyorum.
Aşağıda yazdıklarım birebir tarihi gerçeklerdir. Bu bölümü yazarken roman diline yakın bir anlatımı tercih ettim:
Not: Yazının ikinci ve son bölümü 29 Ekim Perşembe günü yayımlanacaktır.






Yorumlar
Düşüncelerinizi Bizimle Paylaşın