Alpay

 

Değer verdiğim kişileri/sanatçıları yazmaya ve onlara olan vefa görevimi yerine getirmeye bu yazıda da devam ediyorum.

“Anılarla müzik” isimli makalemde de ayrıntılı olarak anlattığım üzere, 70’li yıllar o zamanki adıyla “Türk Hafif Müziği”nin altın çağıydı. Bir daha o kısacık dönem kadar nitelikli müzik üretilemediğini düşünüyorum. Hem müzisyen hem de beste kalitesi olarak bu görüşteyim.

Bu unutulmaz yılların üzerinden neredeyse yarım asıra yakın süre geçti. Bu şarkılar hâlâ dillerde, gönüllerde. Mutlulukla gözlemliyorum ki yeni nesilde de bu şarkılar çok büyük beğeniyle dinleniyor. Çok yakın bir örnek olarak oğlum Mehmet Arda’yı verebilirim. 

***

Alpay (Nazikioğlu), 70’li yılların en önemli, en unutulmaz, en üretken müzisyenlerindendir. Harika bir solist ve yorumcu olmasının yanı sıra, çok iyi bir bestecidir. Şarkıları o dönemde de günümüzde de dillerden hiç düşmemiş, hiç unutulmamıştır. Hemen hepsi artık birer klâsiktir.

Alpay, 1935 yılında doğmuştur. Yaşı 80‘in üzerindeyken de müzikten hiç kopmamıştır. Şu anda 85’inci yaşını sürmektedir ve müzikal değerinden hiçbir şey kaybetmemiştir.

Bu değerli müzisyen, çok iyi bir Ankara ailesine mensup, çok iyi eğitim almış, çok yönlü bir kişidir. Ankara Koleji ve Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunudur. Çok yönlü bir sporcudur. Pek çok sporu başarıyla yapmış ve Ankara Demir Spor ve Gençlerbirliği takımlarında futbol oynamıştır. O kadar başarılı bir futbolcudur ki lisedeyken Genç Millî Takım’a seçilmiştir. Fakat o, avukatlığı da futbolculuğu da istememiş, 60’lı yıllardan itibaren müziği tercih etmiştir.

Henüz Türk Hafif Müziği’nin emekleme dönemleri olan 60’lı yıllarda bir avuç müzisyenle bu işin öncülerinden biri olmuştur. 70’li yılların müzisyenleri onların ayak izlerinden yürümüştür. Müziğe Fransız şansonlarına (chanson) ve İtalyan napolitenlerine Türkçe sözler yazarak başlamıştır. Kısa zaman içinde de kendi yönünü tayin ederek ve tarzını yaratarak unutulmaz, muhteşem eserlere imza atmıştır.

***

Alpay’ın ölümsüz eserlerini hatırlayalım mı...

Evvela elbette ki “Eylül’de Gel”...

Ve...

“Hayalimdeki Resim”...”Fabrika Kızı”...”Ayrılık Rüzgârı”...”İmkânsızımsın”...”Dağların Arkasında Yar”...”Seni Dileniyorum”...”Gözlerin”...”Yanımda Kal”...”Eylül’de Gel Demiştim”...”Sen Sevme Beni”...”Allah’ım Yeter”...”Yine Yağmur Yağıyor”...”Madrit’li Maria”...”Gitme”...”Senin İçin”...”Sakın Anlatma”...”Sensiz Bu Gecelerde”...”Sen Gidince”...”Bu Kaçıncı Sevda”...Üçüncü Şahsın Şiiri”...

En az bu şarkıları kadar güzel daha onlarca şarkı...

***

Alpay, büyük bir sanatçıdır. Tam manasıyla gerçek bir müzisyendir. Hem yorumculuğuyla, hem besteciliğiyle. Romantik şarkıları nesilleri etkilemiş, derin ve muhteşem müzik lezzetiyle etkilemeye de devam etmektedir. Anılarımızda müstesna bir yer edinmiştir. 

Pek çoğunuzun böyle düşündüğüne eminim ama sadece kendim için konuşma hakkına sahibim: Alpay, müzisyenliğin zirvesinde ölümsüzlüğe ulaşmış bir sanatçıdır. Müziğini hayatım devam ettikçe ve her defasında çok daha büyük bir zevk alarak ve anılara dalarak dinleyeceğim...

***

Alpay’a genç yaşlarımda, şimdi ve ömrüm oldukça bana yaşattığı ve yaşatacağı eşsiz duygular için kalpten, sonsuz teşekkürler ediyorum...

Müziğimizin yaşayan efsanesi Alpay’a uzun sağlıklı ve müzikten asla kopmayacağı bir ömür diliyorum.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

  • Mehmet S. Nane

  • 29 Eylül 2020

Sayfayı Paylaş

Yorumlar

Mert Özge 29 Eylül 2020

Yazında belirttiğin gibi Alpay uzun yıllardır sürdürdüğü güzel ve önemli müzik kariyerine sahip ancak ne yazık ki bu uzun yıllar süren kariyerine Gezi direnişinde katledilenlerden Ethem Sarısülük’e şarkı yazıp ardından “muktedir”e yani Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a minnet duymak gibi çelişkili davranışlarıyla gölge düşürmüştür! Keşke belleklerde güzel şarkılarıyla kalsaydı ve muhalif duruşunu koruyabilseydi!

Mehmet S. Nane 29 Eylül 2020

Ben Alpay’ı o davranışıyla değil sadece muhteşem müziğiyle hatırlamak istiyorum. O yaptığını hiç yaşanmamış varsayıyorum.
Alpay tüm çocukluğum, gençliğim ve şimdiki olgun yaşlarım için o kadar değerli ki başka türlü düşünmek elimden gelmez.

İbrahim Cevher Cevheri 29 Eylül 2020

Size katılıyorum Mehmet Bey. Alpay gibi Ülkemizin yetiştirdiği büyük sanatçıları, siyasi tercihleriyle değil, ölümsüz eserleriyle hatırlamalıyız. Keşke o alana hiç girmeseler. Hele iktidara yaranmak gibi bir tavır içinde hiç olmamalıdırlar. Ne var ki kolay yetişmiyor böyle kıymetler. Hayattayken değerlerini bilmek daha da önemli..

Mehmet S. Nane 30 Eylül 2020

Kıymetli Cevher Bey, bu gibi değerli sanatçılarımızın elbette ki siyasi görüş ve duruşları vardır ve olmalıdır. 
Fakat benim nezdimde gerçek sanatçı, buyurduğunuz gibi, iktidara “yaranmak” amacı gütmemeli, bilâkis, toplumun ilerisinde olması gereken bir birey olarak iktidarların yanlışlarına muhalefet etmelidir.  
Alpay’ın “Cumhurbaşkanı’na minnet duyması” konusunu büyük bir sanatçının anlık bir zaafı olarak değerlendirmeyi ve görmezden gelmeyi tercih ediyorum.
Fakat bu aziz milletin “Abi” ve “Baba” sıfatlarıyla onurlandırdığı Orhan Gencebay’ın “taammüden”, bile-isteye “Akil” olmayı kabul etmesini ve içine sindirmesini kabul edemiyorum. 
Aynı şekilde, ben dâhil milyonların çok sevdiği Sezen Aksu’nun, anlaşılan ilk Fetöcülerden olan babasının da etkisiyle, sevgili ülkemizin Cumhuriyet rejimine büyük darbe olan referanduma “Evet” demeyenleri “İki cihanda lekeli” olarak nitelendirmesini de asla affedemiyorum.
Ve emin olunuz, o günlerden itibaren ikisini de dinleyemiyorum. İstesem de olmaz. Olamaz. Elimde değil. Bu konuları “Anılarla müzik” isimli makalemde ele almıştım.  
Böyle bir durum sinemamızın “ağır abisi” Kadir İnanır için de geçerlidir. Bu kişi ne zaman ki “Akil” olmayı kabul etti; hiç şüphesiz ki kerameti kendinden menkul “Kadirizm” de o anda çöktü!

Mert Özge 1 Ekim 2020

''Aynı şekilde, ben dâhil milyonların çok sevdiği Sezen Aksu’nun, anlaşılan ilk Fetöcülerden olan babasının da etkisiyle, sevgili ülkemizin Cumhuriyet rejimine büyük darbe olan referanduma 'Evet' demeyenleri 'İki cihanda lekeli' olarak nitelendirmesini de asla affedemiyorum.'' Onu yanlış anımsamıyorsam ''Kürt (s)açılımı'' denilen bölünme tasarılarına karşı çıkanlara söylemişti! Bununla birlikte ''yetmez ama evet'' diyerek sonu 15 Temmuz kanlı darbe girişimiyle sonuçlanacak bir sürece çanak tuttuğu bir gerçektir!

Mehmet S. Nane 1 Ekim 2020

Mert, düzeltme için teşekkürler.

Düşüncelerinizi Bizimle Paylaşın

leaf-right
leaf-right