İyi Parti ve merkez sağ

 

Değerli okurlar, bugün yazı günüm değil ama sıcak gündemi yazmamak olmazdı. Dün, Türk siyasetine nefes aldıracak ve yakın geleceğe yönelik ümit yaratacak bir hamle bile-isteye ‘harcanmıştır’.

***

Hafta sonu yapılan İyi Parti Kurultayı'nda partiyi karıştıran ve bu partiye oy veren merkez sağ seçmende hayal kırıklığı yaratan gelişmeler olmuştur.

Kurultayda birileri “İlk 75’te Olsalar da Tercih Edilmeyecekler” listesi yapmıştır. Listede Aydın Adnan Sezgin, Aytun Çıray, Hayrettin Nuhoğlu, Ümit Özdağ, Aylin Cesur, Berna Biçer, İsmail Koncuk, Feridun Bahşi, Ayhan Erel ve Yavuz Temizel isimleri yer almıştır.

Bu isimlerin üzeri “çizilerek” merkez sağ tamamen tasfiye edilmiştir.

***

Bu yapılanların işareti bundan 3 sene önce verilmişti aslında. Merkez sağın saygın politikacılarından İbrahim Cevher Cevheri, davet üzerine katıldığı partiden bu durumu fark ederek istifa etmişti. Cevher Bey, merkez sağa mensup bir aileden gelen ve bakanlıklarda bulunan saygın politikacı Necmettin Cevheri’nin de oğludur.

Bu değerleri kaybetmekle İyi Parti büyük hata yapmıştır.

***

Halbuki, İyi Parti merkez sağa yanaştıkça oylarını yükseltebilecekti. Merkez parti olmak bazılarına neden “battı”? 

Kim, hangi hesaplarla Türk siyasi hayatına fevkalade olumsuz etkileri olacak olan bu işi yapmış ya da yaptırmıştır? MHP’nin dayandığı oy oranı bellidir. Bu kısıtlı oyları bölüşmek koskoca bir alana sahip merkez sağ oylara sahip çıkmaktan neden daha ‘cazip’ gelmiştir?

İyi Parti, merkez sağ seçmende uyandırdığı ve kendisine bağlanan bütün ümitleri tüketmiştir.

Bunu yapanlar ikinci bir MHP ya da “çakma MHP” olarak Türk seçmeninden oy mu bekliyorlar? Aslı yani MHP varken seçmen neden İyi Parti'yi seçsin sorusuna verecekleri cevapları var mı?

Partinin bu konuda halka yapması mecburi olan bir açıklama vardır!

***

Planlanarak yapıldığı anlaşılan bu ‘kurultay darbesi’ ile çok önemli bir hamle olan merkez sağ oylara talip olma iddiası böylelikle heba edilmiştir.

Yazık, çok yazık!

 

 


 

 

  • Mehmet S. Nane

  • 21 Eylül 2020

Sayfayı Paylaş

Yorumlar

CELÂL Soycan 21 Eylül 2020

Selamlar.Sevgili Nane; yapılan bir siyaset muhendisligidir. Demiresin kahvaltı mesajı bu bağlamda asıl şimdi yerine oturmuştur.CHP içindeki Kaftancıoğlu ayağı da buna çalışıyor. IYI Parti merkez sagdan çekiliyor, CHP ATATÜRK meselesiyle hesaplaşıyor ve Kürt hareketiyle rezonans arıyor vb. Muhalefet partileri üzerinde aslı kimliklerini yontarak ilerleyen bir proje gibi gözüküyor. Burada moment Kürt hareketidir ve bu lanet çemberi uluslararası bir basınçla işliyor. Devlet ve ulusal bilinç gündelik siyasetin önüne geçmelidir; ilginç zamanlarda yaşıyoruz vesselam.Selamlar.

Nur Gonen 21 Eylül 2020

Kişisel korkuların sonuca yansıması olsa gerek.

Mehmet S. Nane 21 Eylül 2020

Sevgili Celâl Abi, sizinle en büyük sorunumuzun muhalefet olduğunu yıllardır konuşuyoruz. AKP’nin yolu belli; amaçları ve hedefleri konusunda emin adımlarla ilerliyorlar.
Asıl sorun muhalefetin bu gidişe “Dur” dememesi. Cumhuriyetçi kesimde gözlenen ümitsizlik ve yılgınlık buradan kaynaklanıyor.

Bakınız, çok geniş bir oy sahası olan merkez sağın İyi Parti’den dışlanması da o kulvarın AKP’nin tekelinde devam etmesinin istendiğini gösteriyor.  
Siyaset mühendisliği yapanların bir hesabı varsa halkın da sözü olacaktır elbette.

Derinlikli sohbetlerinizi özledim. Sevgi, saygılar.

Mehmet S. Nane 21 Eylül 2020

Nur, konunun kişisel olduğunu düşünmüyorum. 
Yapılan, sağ ve sol merkez muhalefetin masa başında “dizayn” edilme çalışmalarıdır. Bu dizayn, her iki siyasi akımın da ideolojik olarak yeni nesil liberalleşmelerini sağlamaya yöneliktir. Yani merkez sağ ve merkez solun ruhsuz, kimliksiz, ideolojisiz, geçmişinden kopuk ve birbirinin kopyası partiler olması isteniyor.
İyi Parti'nin de MHP çizgisinde devamı arzulanıyor. Ki merkez sağ oylar AKP'de kalsın.

AKP'ye ilave olarak, anlattığım şekilde “formatlanmış” merkez sağ ve sola bir de ayrılıkçı Kürt siyasi hareket eklemlenerek Türk siyaseti biçimlendirilmek isteniyor. "Milliyetçi" oylar MHP sayesinde 'cepte' görülüyor. 
Yaşananlar budur. Bu sebeple de katiyen kişisel değil, çok daha derindir.

Mert Özge 21 Eylül 2020

Meral Akşener’in “merkez sağın lideri” olma vizyonunu ne denli taşıyabileceği tartışmalıdır. Çünkü benim kişisel düşüncem Meral Akşener’in derin, çapı olmayan bir siyasi olmadığı düşüncesindeyim. Onun rolü parti içinde “Hanımağalık” tır. Yani Recep Tayyip Erdoğan-Tansu Çiller-Devlet Bahçeli karışımı bir siyasi biçemi benimsemesidir (Gerçi Cumhurbaşkanı seçilseydi “Hanımağalığı” Türkiye’nin rejimine taşımayacağını yani Recep Tayyip Erdoğan’ın dişil sürümü olmaktan öteye geçemeyeceği nereden belli bilemiyorum). Ayrıca nereden bilelim AKP ile MHP’nin bir gün çıkar çatışması yaşamayacağını ve AKP’nin İYİ Parti’yi safına çekmeyeceğini? Bence güçlü bir olasılık! Sonuçta Akşener, Recep Tayyip Erdoğan’ın AKP’nin kuruluş çalışmasına katılmış ancak aralarındaki anlaşmazlıklardan dolayı Akşener AKP’ye katılmamıştır. Yanında siyaset yaptığı Tansu Çiller de Recep Tayyip Erdoğan destekçisi. O yüzden eski tanışıklıklarının hatırına İYİ Parti (HDP bahane edilerek) Cumhur İttifakı’na eklemlenebilir. Rahmetli Süleyman Demirel’in dediği gibi; siyasette 24 saat uzun bir süredir.

Mehmet S. Nane 21 Eylül 2020

Mert, evet siyasette “24 saat uzun süredir”. Her şey olabilir. İyi Parti’nin bu kurultayı tamamen kafaları karıştırmıştır. Esasında karıştırmaktan ziyade berraklaştırmıştır. Merkez sağ hâlâ sahipsizdir ve İyi Parti’ye bu konuda beslenen umutlar boşa çıkmıştır. Ayrıca, siyasetin “dizaynında” yapılmak istenenleri de unutmamak lazımdır.

Düşüncelerinizi Bizimle Paylaşın

leaf-right
leaf-right