Kâzım Karabekir (2)

 

Kâzım Karabekir Paşa, Ekim 1922’de Ankara’ya gelerek 1. ardından da 2. Meclis’te milletvekili olarak yer aldı. Milletvekilliği görevi devam ederken aynı zamanda 1. Ordu Müfettişiliği görevi de üzerindeydi.

Tüm asker milletvekillerinden siyaseti ya da askerliği seçmeleri istendiği zaman, Ekim 1924 yılında askerlikten istifa ederek tamamen siyasi çalışmalara döndü.

Askerlikten istifa etmesinden önce, ısrarla Erkânıharbiye-i Umumiye Reisliği (Genelkurmay Başkanı) görevini istemiş, Mustafa Kemal Paşa onun yerine Fevzi Paşa’yı tercih etmişti.

***

Şimdi biraz geriye, 1921’in başlarına dönelim. Bu tarihten itibaren, Karabekir Paşa, Mustafa Kemal Paşa’yla fikir ayrılıklarına düşmeye başladı. Onun beklentisi Mustafa Kemal, Garp Cephesi ile ilgilenirken, Şark Cephesi ile de kendisi ilgilenecekti. Fiili durumda zaten Karabekir Şark Cephesi Kumandanı’ydı. Fakat Mustafa Kemal tüm askerî kuvvetlerin kumandanıydı.

Bu beklentiden Karabekir’in “gücün” tamamen Mustafa Kemal’de olmamasını ve “ikili ve eşit yekilere sahip” bir sistem arzu ettiği sonucuna varmak yanlış olmayacaktır.

Kasım 1922’den itibaren özellikle saltanatın kaldırılması, Cumhuriyet’in ilanı ve hilafetin kaldırılması konularında kendisine danışılmadığı gerekçesiyle Mustafa Kemal Paşa’yla yavaş yavaş arasına mesafe girdi.

Esasında Kâzım Karabekir Paşa, Rauf Bey ve Refet Paşa’nın aksine, saltanat ve hilafetin kaldırılmasına taraftardı. Fakat Mustafa Kemal Paşa’nın saltanatı üstleneceği endişesi taşıyordu.    
Bununla birlikte, hilafetin kaldırılmasını erken buluyordu. Hilafetin evvela Osmanlı soyundan bir kişiye verilmesi gerektiğini, ileri bir tarihte de kaldırılmasını savunuyordu.

Az evvel açıkladığım gerekçeyle saltanatın kaldırılmasından rahatsızlık duyan Kâzım Karabekir Paşa, bu defa da Mustafa Kemal Paşa’nın hilafeti üstlenmek istediği vehmine kapılmıştı. 
Oysa ki Mustafa Kemal Paşa Samsun’a çıktıktan çok kısa bir süre sonra Mazhar Müfit Bey’le aralarında şu konuşma geçmişti. Aynen naklediyorum: 

(Mazhar Müfit Bey’in hatıra defterinin 20 Temmuz 1919 tarihli notlarından alınmıştır. Bu notlar 5 Nisan 1934 tarihinde Mazhar Müfit Bey tarafından Mahmut Esat (Bozkurt) Bey’e gönderilmiştir.)

“(...) Paşam, muvaffak olacağınıza inanıyorum...Arkadaşlarım da bu inan ve imanı muhafaza ediyorlar.

(...) Fakat muvaffakiyet takdirinde, ki bundan şüphem yok, hükümet şekli ne olacak?

(...) Muhakkak ki mevcut şekli hükümet bu memleketin refah, saadet ve terakkisine kâfi gelmeyecektir. Başka bir hükümet şekli arayıp bulmamız lazım geldiği kanaatindeyim.

Paşa, gülerek ve fakat kati ifadesini vererek:

Açıkça söyleyeyim: Şekli hükümet, zamanı gelince Cumhuriyet olacaktır.”* 

***

Hatırlamak lazımdır ki o günlerde bırakınız  Cumhuriyet’ten bahsetmeyi, Atatürk’ün en yakınları dahi saltanatı ve hilafeti kurtarmak derdindeydi!   
Yani saltanatın kaldırılmasından yaklaşık 3,5 ve hilafetin lağvedilmesinden 5 sene önce bu sözleri söyleyen Mustafa Kemal mi saltanat ve hilafet isteyecekti!

***

İki Paşa’nın aralarında önemli bir kırılma daha yaşanmıştır: Karabekir Paşa, Mustafa Kemal Paşa Reisicumhur seçildikten sonra kendisini kutlama ziyaretine gittiğinde bu görevin geçici olması gerektiğini söylemiştir. 

Gerekçesi de ilginçtir: İstiklâl Harbi’ni zaferle sonuçlandırarak vatanı kurtaran Mustafa Kemal Paşa, Reisicumhur “yapılarak” manevi olarak hak ettiği mertebeye ulaşmıştır. Bu sebeple bir müddet sonra istifa etmeli ve halk yeni Reisicumhuru seçmelidir!

***

Karabekir Paşa, yaşanan tüm bu olayların sonucunda, Kasım 1924’te CHF’den istifa etti. Aynı ay içerisinde muhalefet partisi olan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’na (TCF) katıldı ve Genel Başkan olarak seçildi.

Şahsi kanaatim, liderlik ruhu taşıdığından ve muhtemelen yüksek görevler beklediği için Mustafa Kemal Paşa’yla ters düştüğüdür. (Erkânıharbiye-i Umumiye Reisliği görevini uzun süre ısrarla istemiştir.) 
Ayrıca Şark Cephesi Kumandanlığı’ndan alınarak 1. Ordu Kumandanlığı’na tayin edilmesine de kırılmış ve hazmedememiştir.

Yani mesele saltanat ve hilafetin kaldırılmasına karşı olması değil, bunun kendisine danışılmamasıydı.  
Çünkü bir Cumhuriyetçi olarak her ikisinin de lağvedilmesinden yanaydı. 

Tüm bunları ışığında Mustafa Kemal Paşa ve Kâzım Karabekir Paşa’nın aralarındaki anlaşmazlığın ideolojik değil sadece kişisel ve bazı uygulamalarda yöntem farklılığı olduğu sonucu çıkmaktadır.

(Az evvel de yazdım: Bu dönemde “İlk Beş”in dördünün de Mustafa Kemal Paşa'yla arası soğumaya başlamıştı. Lozan’dan ve Cumhuriyet’in ilanından sonra bu kişilerin hiçbiri de Başbakanlık ya da Bakanlık görevlerine getirilmedi. İktidardan bu şekilde uzak kalmaları bu nevi anlaşmazlıklarla birleşince, bu kopma kaçınılmaz oldu.)

 

 

 

 

 

  • Mehmet S. Nane

  • 20 Mart 2021

Sayfayı Paylaş

Yorumlar

Mert Özge 20 Mart 2021

Dayıcığım, senin yukarıda yazdığın Kazım Karabekir'in kişisel hırsa sahip olmasına ilişkin anlatımlarına ben de katkıda bulunmak istiyorum: Değerli araştırmacı- yazarlarımızdan merhum Turgut Özakman, ''Vahidettin, M. Kemal ve Milli Mücadele: Yalanlar, Yanlışlar, Yutturmacalar'' kitabında İsmet İnönü'nün Kazım Karabekir'le ilgili şu anısını aktarır: Karabekir ve arkadaşları Fevzi Çakmak aracılığıyla Atatürk'e bir öneride bulunurlar. Önerileri de şudur: "İşin başından beri hep beraberiz, zaferi beraber kazandık, bu devleti beraber kuruyoruz, hepimiz aynı derecede söz sahibi olmalıyız. Yeni devletin başında, daima birinci derecede yürütücü biz olacağız." İnönü ise bu ''akla zarar'' önerinin sonucunu şöyle anlatır: "Sonradan Fevzi Paşa, Atatürk etrafındaki hava içinde kaldı ve başkaca bir aykırı tavır göstermedi. Devlet düzeninde, yapılacak işlere kimlerin, nasıl karar vereceği açıkça bellidir. Devletin bunun için teşkilatı vardır. Devlet Başkanlığı müessesesi var, hükümet var, Meclis var, parti var. Fakat bir fikri yürütmek için bir kısım arkadaşlar, dışarıda birleşecekler, çoklukla bir karara varacaklar ve bunu yürütecekler!'' Merhum Turgut Özakman'ın Karabekir'in önerisine ilişkin belirlemeleri çok önemli ve kayda değerdir: Kısacası, bütün kurum ve kuruluşların üstünde, bir vesayet kurulu bulunacak. ''Davul, M.Kemal'in ve yöneticilerin boynunda olacak, tokmak Karabekir ve arkadaşlarının. Bu istekleri gerçekleşmeyince, parti kurup muhalefete geçerler.'' İyi ki Atatürk savaşıp emek vererek kurduğu cumhuriyetimizi Karabekir'in hırslarına kurban ettirmedi!

Mehmet S. Nane 21 Mart 2021

Mertçiğim, değerli katkın için çok teşekkürler. Yazının daha anlamlı olmasına ve gerçeklerin daha net anlaşılmasına büyük katkın oldu.

Düşüncelerinizi Bizimle Paylaşın

leaf-right
leaf-right